|
Category |
Turkish |
English |
|
General |
|
1 |
General |
başka bir yer |
someplace else n.
|
|
Do you want to go someplace else?
Başka bir yere mi gitmek istiyorsun?
More Sentences
|
2 |
General |
başka bir ülke |
a different country n.
|
|
I need to move to a different country.
Başka bir ülkeye taşınmalıyım.
More Sentences
|
3 |
General |
bir başka soru |
another question n.
|
|
Secondly, I would also like to respond to another question thrown up by the Eurostat affair.
İkinci olarak Eurostat meselesinin ortaya attığı bir başka soruya da yanıt vermek istiyorum.
More Sentences
|
4 |
General |
benzeri olmak (başka birinin/başka bir şeyin) |
correspond to v.
|
|
This enlargement, on an unparalleled scale, corresponds to an historic duty to reunite our continent.
Benzeri olmayan ölçekteki bu genişleme, kıtamızı yeniden birleştirmek için tarihi bir göreve karşılık gelmektedir.
More Sentences
|
5 |
General |
geçmek (başka bir konuya) |
pass on to v.
|
|
And following the reply of the Vice-President, we shall pass on to another item.
Başkan Yardımcısının cevabını takiben başka bir maddeye geçeceğiz.
More Sentences
|
6 |
General |
(başka bir ülkeye) göç etmek |
emigrate v.
|
|
He emigrated at the age of twenty.
O yirmi yaşındayken göç etti.
More Sentences
|
7 |
General |
açılmak (bir oda başka bir odaya) |
communicate with v.
|
|
This channel communicates with the sea.
Bu kanal denize açılır.
More Sentences
|
8 |
General |
(birine başka bir şey) vermek |
hit v.
|
|
I see that your Windows laptop was hit by the blue screen of death.
Windows yüklü laptopun mavi ekran verdi sanırım.
More Sentences
|
9 |
General |
bir başka |
further adj.
|
|
A further consequence is that the potential for cooperation cannot be fully exploited.
Bunun bir başka sonucu da işbirliği potansiyelinin tam olarak kullanılamamasıdır.
More Sentences
|
10 |
General |
başka bir zaman |
another time adv.
|
|
If you need to continue this debate, it must be at another time.
Bu tartışmaya devam etmeniz gerekiyorsa, başka bir zaman olmalı.
More Sentences
|
11 |
General |
başka bir yere |
another place adv.
|
|
I, too, have had some experience with that in another place.
Benim de başka bir yerde bu konuda bazı deneyimlerim oldu.
More Sentences
|
12 |
General |
başka bir yerde |
else where adv.
|
|
This is somewhere else where we must help.
Burası yardım etmemiz gereken başka bir yer.
More Sentences
|
13 |
General |
başka bir yer |
elsewhere adv.
|
|
But as an aside, why accept this here and not elsewhere?
Ancak bu bir kenara, neden bunu başka bir yerde değil de burada kabul ediyorsunuz?
More Sentences
|
14 |
General |
başka bir yere |
anywhere else adv.
|
|
Do you want to go anywhere else?
Başka bir yere gitmek ister misin?
More Sentences
|
15 |
General |
başka bir yerde |
anywhere else adv.
|
|
You won't find them at this price anywhere else in Boston.
Onları Boston'da başka bir yerde bu fiyata bulamayacaksın.
More Sentences
|
16 |
General |
başka bir ülkeden |
from another country adv.
|
|
He came from another country.
O, başka bir ülkeden geldi.
More Sentences
|
|
17 |
General |
başka bir şey |
something else pron.
|
|
For all I knew, it could have been a fire alarm or something else.
Bildiğim kadarıyla yangın alarmı ya da başka bir şey de olabilirdi.
More Sentences
|
18 |
General |
bir başka |
another pron.
|
|
Mr Prodi also has another proposal about preferring regulations to directives.
Sayın Prodi'nin ayrıca yönetmeliklerin direktiflere tercih edilmesine ilişkin bir başka önerisi daha bulunmaktadır.
More Sentences
|
Phrasals |
|
19 |
Phrasals |
(başka bir şeyi yaparak) devam etmek |
continue by (doing something) v.
|
|
We could continue by saying that the Israelis certainly have not done what was necessary.
İsraillilerin kesinlikle gerekeni yapmadığını söyleyerek devam edebiliriz.
More Sentences
|
20 |
Phrasals |
(başka bir şey) demek istemek |
mean (something) by (something) v.
|
|
Let me explain what I mean by that remark.
Bu sözle ne demek istediğimi açıklamama izin verin.
More Sentences
|
21 |
Phrasals |
(başka bir şey) kastetmek |
mean (something) by (something) v.
|
|
We also want the second pillar to be strengthened, but what, in the area of agriculture, is meant by this?
Biz de ikinci ayağın güçlendirilmesini istiyoruz, ancak tarım alanında bununla ne kastediliyor?
More Sentences
|
Common Usage |
|
22 |
Common Usage |
bağlı olan şirket (başka bir şirkete) |
affiliate n.
|
|
General |
|
23 |
General |
kendi vatanından başka bir ülkede yaşayan kimse |
expatriate n.
|
|
24 |
General |
bir yerden başka bir yere geçirme |
transfer n.
|
|
25 |
General |
cıva ile bir başka madeni karıştırma |
amalgamation n.
|
|
26 |
General |
başka bir olayın habercisi |
prolog to n.
|
|
27 |
General |
abd'de ana yola katılan veya onu kesen bir başka yol |
crossroad n.
|
|
28 |
General |
bir başka devlete bağımlı olan veya onun tarafından kontrol edilen küçük devlet |
satellite state n.
|
|
29 |
General |
istek üzerine bilet veya başka bir dokümanın verilmesi |
surrender n.
|
|
30 |
General |
bir başka şeyden gelişerek büyüyen şey |
outgrowth n.
|
|
31 |
General |
bir yerden başka bir yere geçen |
transfer n.
|
|
32 |
General |
geçiverme (bir durumdan başka bir duruma) |
swing n.
|
|
33 |
General |
bir yerden başka bir yere taşıma veya götürme |
transfer n.
|
|
34 |
General |
reçine (çam reçinesinden başka herhangi bir) |
gum n.
|
|
35 |
General |
bir yolun başka bir yola dik açıyla katılması |
t junction n.
|
|
36 |
General |
ölümden sonra ruhun bir bedenden başka bir bedene göç etmesi |
transmigration of the soul n.
|
|
|
37 |
General |
bir devletin bir başka devletin topraklarının içine doğru girinti yapan toprak şeridi |
panhandle n.
|
|
38 |
General |
ismin yalın halinden başka herhangi bir hali |
oblique case n.
|
|
39 |
General |
bir durumdan başka bir duruma geçiverme |
swing n.
|
|
40 |
General |
daha güçlü başka bir devletçe kontrol edilip korunan devlet |
protectorate n.
|
|
41 |
General |
bir başka noktaya odaklanma |
dereflection n.
|
|
42 |
General |
tatil veya başka herhangi bir organizayonun karşıladıklarına ilaveten müşteri tarafından satın alına |
optional extra n.
|
|
43 |
General |
başka bir dilden alınan sözcük |
loanword n.
|
|
44 |
General |
tayin etme (bir yerden başka bir yere) |
transfer n.
|
|
45 |
General |
bir liman veya başka bir merkezin geçiş sağladığı bölge |
hinterland n.
|
|
46 |
General |
başka bir olayın provası |
prolog to n.
|
|
47 |
General |
bir durumdan başka duruma getirme |
conversion n.
|
|
48 |
General |
başka bir devletin güdümü altındaki hükümet |
puppet regime n.
|
|
49 |
General |
bir şeyi başka bir şeye tutturmak için kullanılan nesne |
tie n.
|
|
50 |
General |
bir memleketin başka bir devlette bulunan küçük toprak parçası |
exclave n.
|
|
51 |
General |
başka bir yöne sürme (taşıtı) |
swerve n.
|
|
52 |
General |
aslen başka bir kayıptan kaynaklanan kayıp |
consequential loss n.
|
|
53 |
General |
başka bir yere yerleştirilen kimse/şey |
transplant n.
|
|
54 |
General |
birdenbire başka bir tarafa yönelme |
swerve n.
|
|
55 |
General |
başka bir şeyin yerine kullanılabilen şey |
substitute n.
|
|
56 |
General |
kendi vatanından başka bir memlekete yerleşme |
expatriating n.
|
|
57 |
General |
tatil veya başka bir düzenlemenin potansiyel müşterilerin hoşuna giden özelliği veya yanı |
selling point n.
|
|
58 |
General |
başka bir ülkeden gelen kişi |
alien n.
|
|
59 |
General |
köprü aracılığıyla bir yolun üstünden geçen başka yol |
overpass n.
|
|
60 |
General |
terkedilip sokakta veya başka bir yerde bulunan bebek |
foundling n.
|
|
61 |
General |
geçiş (bir uygulamadan başka bir uygulamaya) |
changeover n.
|
|
62 |
General |
daire veya başka bir eğrinin kısmi çevresi |
arc n.
|
|
63 |
General |
bir olaya eşlik eden başka olaylar |
concomitant n.
|
|
64 |
General |
bir kattan başka bir kata giden merdiven |
flight of steps n.
|
|
65 |
General |
bir kattan başka bir kata giden merdiven |
flight of stairs n.
|
|
66 |
General |
insan niteliklerini başka bir varlığa aktarılması |
anthropomorphism n.
|
|
67 |
General |
bir yerden başka bir yere giden |
transmigrator n.
|
|
68 |
General |
mevcut durumdan başka bir duruma geçiş |
elocation n.
|
|
69 |
General |
tedavi amacıyla ağır yaralı hastaların başka bir yere tahliye edilmesi |
medevac n.
|
|
70 |
General |
tedavi amacıyla ağır yaralı hastaların başka bir yere tahliye edilmesi |
medical evacuation n.
|
|
71 |
General |
kişinin bedenini veya bir eşyayı bulunduğu mekanda yok edip bir anda başka bir mekanda ortaya çıkarması |
teleportation n.
|
|
72 |
General |
kelimenin içine başka bir kelimenin sokulması |
tmesis n.
|
|
73 |
General |
başka bir görev verme |
reassignment n.
|
|
74 |
General |
başka bir bedende dirilme |
reincarnation n.
|
|
75 |
General |
-e bir başka örnek |
bedrock n.
|
|
76 |
General |
-e bir başka örnek |
exactor n.
|
|
|
77 |
General |
aküsü bitmiş motorun aküsünden başka bir motorun aküsüne tel bağlayarak aracı çalıştırma |
jump-start n.
|
|
78 |
General |
-e bir başka örnek |
detachedness n.
|
|
79 |
General |
-e bir başka örnek |
clinical superiority n.
|
|
80 |
General |
-e bir başka örnek |
retreat n.
|
|
81 |
General |
yol üzerinde bir ara noktada konaklamaya ve başka tarifelerle birleştirilmeye imkan tanımayan tarife |
point-to-point air fare n.
|
|
82 |
General |
bir şeyi elde etmek için başka bir şeyden vazgeçme |
trade-off n.
|
|
83 |
General |
akla getirme (bir başka şeyi) |
suggestion n.
|
|
84 |
General |
aktarma (bir yerden başka bir yere) |
transit n.
|
|
85 |
General |
başka bir açı |
a different standpoint n.
|
|
86 |
General |
karşılaştırmada birşeyin başka bir şeyden eksik yönünün olması |
pale in comparison n.
|
|
87 |
General |
bir şeyin yerine başka bir şeyi koyma |
replacement n.
|
|
88 |
General |
inanılan bir şeyden vazgeçip ona zıt başka bir şeye inanabilme |
leap of faith n.
|
|
89 |
General |
başka bir yere hareket etmeyi beklerken insanlar kısa süreyle otursun veya dinlensinler diye tasarlanmış yer |
lounge n.
|
|
90 |
General |
bir başka yer |
some other place n.
|
|
91 |
General |
başka bir yer |
some other place n.
|
|
92 |
General |
(başka bir şeyin) yerine geçen |
placeholder n.
|
|
93 |
General |
başka bir dilden alınmış kelime |
loanword n.
|
|
94 |
General |
başka bir dilden alınmış kelime |
borrowed word n.
|
|
95 |
General |
bir şeyi elde etmek için başka bir şeyden vazgeçme |
tradeoff n.
|
|
96 |
General |
anadili dışında başka bir dil öğrenen kimselerin başvurduğu sözlük |
learner's dictionary n.
|
|
97 |
General |
politik veya başka bir nedenle kamusal alanlarda cephe ya da duvar üzerine tanıtım amacıyla yapılan poster asma eylemi |
flyposting n.
|
|
98 |
General |
bir kuruluşun ana sözleşmesinde belirtilen yasal adının dışında kullandığı bir başka isim |
assumed name n.
|
|
99 |
General |
çamurun başka bir yere taşınması için kullanılan büyük deniz aracı |
mud boat n.
|
|
100 |
General |
yüzün bir kısmının bir duyguyu ifade ederken diğer kısmının başka bir duyguyu ifade etmesi |
affect blend n.
|
|
101 |
General |
(çek defteri gibi) kopya olarak başka bir şeye karşılık gelen herhangi bir şey |
tally n.
|
|
102 |
General |
feodallik zamanında başka bir şövalyenin hizmetinde çalışan genç şövalye |
bachelorship n.
|
|
103 |
General |
herhangi bir ekipmanın başka bir yerde kullanımının yasaklanması |
cannibalization n.
|
|
104 |
General |
herhangi bir ekipmanın başka bir yerde kullanımının yasaklanması |
cannibalisation n.
|
|
105 |
General |
yerine başka bir yapı inşa edilmesi amacıyla yıkılan bina |
teardown n.
|
|
106 |
General |
bir durumdan öğrenilen becerinin ona benzer başka bir durumda kullanılması |
carry-over n.
|
|
107 |
General |
başka bir şekilde kodlama |
recoding n.
|
|
108 |
General |
başka bir konuya atlama |
tangent n.
|
|
109 |
General |
karşılığında benzer bir hizmet veya ödül almak için başka birine hizmet, şirket veya kamu parası sağlayan kişi |
backscratcher n.
|
|
110 |
General |
başka bir şekilde söyleniş |
different way of saying n.
|
|
111 |
General |
işveren tarafından dadı, bahçıvan veya bir evde çalışan başka bir işçi için ödenen sosyal güvenlik ve tıbbi bakım sigortası vergilerinin bir kısmı |
nanny tax n.
|
|
112 |
General |
adayı anakaraya veya başka bir adaya bağlayan kumul |
tombolo n.
|
|
113 |
General |
doğum amacıyla başka bir ülkeye seyahat |
birth tourism n.
|
|
114 |
General |
ortak bir yan duvar ile başka eve bağlı olan çok katlı aile evi |
town house n.
|
|
115 |
General |
başka bir eylemden önce yapılan şey |
antefact n.
|
|
116 |
General |
bir kimseden yayılan ve başka insanları etkileyen özellik |
aura n.
|
|
117 |
General |
bir şeyi başka bir şeyin içine koyma |
envelopment n.
|
|
118 |
General |
jetle popüler bir yerden başka bir popüler yere seyahat etme |
jet-setting n.
|
|
119 |
General |
bir şeyi başka bir şeyin dışına yerleştirme |
extraposition n.
|
|
120 |
General |
kısmen başka bir şeyin üzerine binmek |
lap n.
|
|
121 |
General |
başka bir şeyle bitişik durumda olmak |
lap n.
|
|
122 |
General |
ucu sürtünme ile tutuşan yanıcı bir karışımla kaplanmış tahtadan veya kolay tutuşan başka bir malzemeden elde edilen kısa ve ince parça |
match n.
|
|
123 |
General |
bir kıyafetin üstüne veya altına giyilen başka bir kıyafet |
layer n.
|
|
124 |
General |
bir orkestrayı, koroyu veya başka bir müzik grubunu yöneten kimse |
manuducent n.
|
|
125 |
General |
bir başka ülkede mal alma yetkisi |
mart [obsolete] n.
|
|
126 |
General |
başka bir araziye toprak taşımak için kazılmış yeşil bir tarla sınırı |
windrow [uk] n.
|
|
127 |
General |
uyumsuz gibi görünen başka bir unsurla bağlantılı olduğu düşünülen şey |
blood brother n.
|
|
128 |
General |
bir madde formunun veya oluşumun başka bir forma veya oluşuma varsayımsal dönüşümü |
maturation [obsolete] n.
|
|
129 |
General |
bir yerde kalıp başka bir yerde yemek yiyen kimse |
mealer n.
|
|
130 |
General |
bir şahsiyetle veya doğaüstü bir varlıkla başka bir kimsenin üzerinden iletişim kurulabileceği inancı |
mediumism n.
|
|
131 |
General |
başka kuralların nasıl kullanılması gerektiğini açıklayan bir kural |
metarule n.
|
|
132 |
General |
(arabalı at yarışında) atın tırıstan koşuya veya başka bir adıma geçmesi |
break n.
|
|
133 |
General |
bir yerden benzer başka yere giden kimse |
hopper n.
|
|
134 |
General |
(ingiliz bilardosunda) başka bir topa çarptıktan sonra kendi topunu deliğe sokan vuruş |
loser [uk] n.
|
|
135 |
General |
bir yerden başka yere hareket edebilme |
locomobility n.
|
|
136 |
General |
başka bir tarafına çevirme |
obversion n.
|
|
137 |
General |
başka bir şeyin sonucuna dayanan durum |
dependency n.
|
|
138 |
General |
birinden başka birine karşılıksız olarak devredilen bir şey |
gift n.
|
|
139 |
General |
başka bir hayvanı temizleyen hayvan |
groomer n.
|
|
140 |
General |
bir başka yüzüğün kaymasını önleyici yüzük |
guard n.
|
|
141 |
General |
bitişik mülkteki başka bir petrol kuyusunun karşısına açılan petrol kuyusu |
offset n.
|
|
142 |
General |
kurum, alan, uygulama, yayın veya kelimenin başka bir ülke veya dildeki karşılığı |
opposite number n.
|
|
143 |
General |
(birinin) başka bir yerdeki dengi |
opposite number n.
|
|
144 |
General |
(üründe) değersiz başka bir madde eklenmesi sonucu hacim artışı |
overrun n.
|
|
145 |
General |
curling taşının başka bir taşla çarpışmasından sonraki hareketi |
roll n.
|
|
146 |
General |
bir şeyi başka bir şeyin içinde eritme |
illiquation [rare] n.
|
|
147 |
General |
bir şeyi başka bir şeyin içinde çözündürme |
illiquation [rare] n.
|
|
148 |
General |
başka bir şey ile karıştırma |
confusion n.
|
|
149 |
General |
başka bir şeyin içinde var olma |
inbeing n.
|
|
150 |
General |
sahibi başka ülkede yaşayan bir fabrikada görevli yerel yönetici |
mill agent n.
|
|
151 |
General |
tüm dinlerin tanrılarının başka gezegenlerden geldiğine dair bir inanç |
alientology n.
|
|
152 |
General |
başka bir şeyle bağlantılı olan şey |
concomitance n.
|
|
153 |
General |
bir şeyin bir boyutunun başka boyuta oranı |
index n.
|
|
154 |
General |
(başka bir gösterime) karşıt gösterim yapan kimse |
counterdemonstrator n.
|
|
155 |
General |
(nesne yönelimli programlamada) bir sınıf işlevinin başka sınıf özelliklerinin aktarımıyla artırılması |
inheritance n.
|
|
156 |
General |
başka konuşmaların arasına eklenen bir konuşma |
interspeech n.
|
|
157 |
General |
bir konuşmacının veya yazarın başka bir kişi veya nesne olarak konuşarak izleyiciyle iletişim kurduğu retorik bir araç |
prosopopoeia n.
|
|
158 |
General |
başka bir şeye çarpan şey |
percutient n.
|
|
159 |
General |
başka bir şeyi anlamak için bilinmesi gereken şey |
praecognita n.
|
|
160 |
General |
etkisi veya geçerliği başka bir unsura dayanan varsayım |
precondition n.
|
|
161 |
General |
başka aletlerde kullanılan yayılan çizgileri bulunan yuvarlak bir kart |
rose n.
|
|
162 |
General |
bir mevsimle, haftanın bir günüyle veya başka herhangi bir dönem ile ilişkilendirilen örüntü, değişim veya dalgalanma |
seasonalities n.
|
|
163 |
General |
başka bir rüyanın devamı olan rüya |
serial dream n.
|
|
164 |
General |
insanoğlundan önce dünya'da başka bir uygarlığın yaşadığını öne süren hipotez |
silurian hypothesis n.
|
|
165 |
General |
bir film veya dizinin uyarlandığı orijinal kitap, oyun veya başka bir eser |
source material n.
|
|
166 |
General |
bir iyilik yaptıktan sonra başka bir iyilik daha yapma ihtimalinin azalması |
moral licensing n.
|
|
167 |
General |
film veya dizi gibi başka bir formata uyarlanan bir kitabın içeriğine tümüyle sadık kalınmasında ısrarcı olan hayran |
purist n.
|
|
168 |
General |
film veya dizi gibi başka bir formata uyarlanan bir kitabın içeriğine tümüyle sadık kalınmasında ısrarcı olan hayran |
book purist n.
|
|
169 |
General |
başka bir kimsenin yerel yargı yetkisine tabi kimse |
socager n.
|
|
170 |
General |
yönünü değiştirip başka bir yöne çevirmek |
deflect something into v.
|
|
171 |
General |
birşeyi başka bir yere temelli götürmek |
transplant v.
|
|
172 |
General |
birdenbire başka bir tarafa yönelmek |
swerve v.
|
|
173 |
General |
geçmek (ruh ölümden sonra bir bedenden başka bir bedene) |
transmigrate v.
|
|
174 |
General |
bir uygulamadan başka bir uygulamaya geçmek |
change over to v.
|
|
175 |
General |
getirmek (bir durumdan başka duruma) |
convert to v.
|
|
176 |
General |
başka bir tarihe ertelemek |
put something over to v.
|
|
177 |
General |
bir şey başka bir şeyin sonucunu etkilemek |
tilt the balance v.
|
|
178 |
General |
bir şeyi başka bir şeye uydurmak |
tally up with v.
|
|
179 |
General |
getirmek (bir durumdan başka duruma) |
convert from v.
|
|
180 |
General |
bir uygulamadan başka bir uygulamaya geçmek |
change over from v.
|
|
181 |
General |
götürmek (bir yerden başka bir yere) |
transport v.
|
|
182 |
General |
farklı bir biçimde yazmak veya söylemek (başka birinin yazdıklarını/söylediklerini) |
rehash v.
|
|
183 |
General |
damga ile bilet veya başka bir belgeyi onaylamak |
stamp v.
|
|
184 |
General |
bir şey başka bir şeyden farksız olmaya başlamak |
shade into v.
|
|
185 |
General |
göç etmek (ruh ölümden sonra bir bedenden başka bir bedene) |
transmigrate v.
|
|
186 |
General |
başka bir şekilde ifade etmek |
reword v.
|
|
187 |
General |
atlayarak geçmek (bir konudan başka bir konuya) |
skip v.
|
|
188 |
General |
bir başka yöne yönelmek |
canalize v.
|
|
189 |
General |
başka bir yere göndermek |
send away v.
|
|
190 |
General |
bir şeyi başka bir şeye dolamak |
entwine something around v.
|
|
191 |
General |
bir şey başka bir şeye uymak |
tally up with v.
|
|
192 |
General |
bir şeyi sonradan gelişigüzel bir şekilde başka birşeye eklemek |
tack something on to v.
|
|
193 |
General |
bir şey başka bir şeye bağlı olmak |
be conditioned by v.
|
|
194 |
General |
girmek (bir grubu bırakarak başka bir gruba) |
go over v.
|
|
195 |
General |
bir şeyi başka bir şeyin üzerine bindirmek |
superimpose on v.
|
|
196 |
General |
herhangi bir cisme başka bir cismi katarak fazlasını alamayacak derecede doldurmak |
embrue v.
|
|
197 |
General |
bir elemanı başka bir elemanın içine geçirmek |
telescope v.
|
|
198 |
General |
geliştirerek (başka bir şey) yapmak |
work up into v.
|
|
199 |
General |
geçirmek (bir yerden başka bir yere) |
shift v.
|
|
200 |
General |
bir şeyi kuvvetle atarak (başka bir şeyi) kırmak |
smash through v.
|
|
201 |
General |
başka bir işi olmak |
have other fish to fry v.
|
|
202 |
General |
bir şeyi başka bir tarihe ertelemek |
put something over to v.
|
|
203 |
General |
bir şeyi verip onun değerini başka bir şeyin bedelinden düşürerek o şeyi satın almak |
trade something in v.
|
|
204 |
General |
bir tondan başka bir tona geçmek |
modulate v.
|
|
205 |
General |
elde etmek (yarışma veya başka bir uğraşı sonucunda) |
win v.
|
|
206 |
General |
bir şeyi başka bir şeye dönüştürmek |
make something into v.
|
|
207 |
General |
birdenbire başka bir yöne sürmek (taşıtı) |
swerve v.
|
|
208 |
General |
daha aşağı fiyat teklif etmek (başka bir kimse veya firmadan) |
underbid v.
|
|
209 |
General |
bir şeyi başka bir şeye dönüştürmek |
parlay one thing into another v.
|
|
210 |
General |
bir şey başka bir şeyden farksız olmaya başlamak |
shade off into v.
|
|
211 |
General |
bir yerden çıkararak başka bir yere dikmek (bitkiyi) |
transplant v.
|
|
212 |
General |
bir yerden çıkarılıp başka bir yere dikilmeye elverişli olmak (bitki) |
transplant v.
|
|
213 |
General |
bir şeyi başka bir şeye fermuarla takmak |
zipper one thing into another v.
|
|
214 |
General |
bir şeyi başka bir şeyle telafi etmek |
compensate for one thing with another v.
|
|
215 |
General |
hayal gücünü kullanarak bir şeye başka bir anlam yüklemeye kalkmamak |
interpret something strictly v.
|
|
216 |
General |
bir şeyi başka bir şeyin kisvesine büründürmek |
cloak something in a guise of v.
|
|
217 |
General |
bir durumdan başka bir duruma geçivermek |
swing v.
|
|
218 |
General |
bir şeyi başka bir şeyle telafi etmek |
compensate for one thing by another v.
|
|
219 |
General |
başka bir konuma geçmek |
transfer v.
|
|
220 |
General |
bir başka yöne yönelmek |
canalise v.
|
|
221 |
General |
götürmek (birini/bir şeyi başka bir yere) |
take away v.
|
|
222 |
General |
başka bir şey yaparak bir şeyi tamamlamak |
follow up v.
|
|
223 |
General |
karar vermeye çalışırken bir şeyi başka bir şeyle karşılaştırmak |
weigh one thing against another v.
|
|
224 |
General |
insanlar bir yerden başka bir yere geçmekte olmak |
be in transit v.
|
|
225 |
General |
başka bir şekilde ifade etmek |
rephrase v.
|
|
226 |
General |
ayırmak (başka birinden/başka bir yerden) |
take away from v.
|
|
227 |
General |
bir şeyi verip onun değerini başka bir şeyin bedelinden düşürerek o şeyi satın almak |
trade something in for v.
|
|
228 |
General |
mallar bir yerden başka bir yere taşınmakta olmak |
be in transit v.
|
|
229 |
General |
bir uygulamadan başka bir uygulamaya geçmek |
change over v.
|
|
230 |
General |
geçivermek (bir durumdan başka bir duruma) |
swing v.
|
|
231 |
General |
asıl işinden başka bir işte de çalışmak |
moonlight v.
|
|
232 |
General |
getirmek (bir durumdan başka duruma) |
convert into v.
|
|
233 |
General |
bir şey mantıken (başka bir şeyi) gerektirmek |
presuppose v.
|
|
234 |
General |
yerine geçmek (başkasının/başka bir şeyin) |
take over v.
|
|
235 |
General |
bir grubu ayırmak (başka bir gruptan) |
sift out (from) v.
|
|
236 |
General |
insan niteliklerini başka bir varlığa vermek |
anthropomorphize v.
|
|
237 |
General |
bir başka boyut katmak |
add another dimension v.
|
|
238 |
General |
bir şeyi başka bir amaçla kullanmak üzere değiştirmek |
repurpose v.
|
|
239 |
General |
başka bir amaca uygun hale getirmek |
repurpose v.
|
|
240 |
General |
başka bir amaçla kullanılmak üzere değiştirmek |
repurpose v.
|
|
241 |
General |
bir başka ülkenin kültürünü almak |
acculturize v.
|
|
242 |
General |
bir başka ülkenin kültürünü empoze etmek |
acculturize v.
|
|
243 |
General |
(bir şeyi) (başka bir şeye) uygun bir hale getirmek |
suit to v.
|
|
244 |
General |
bir şeyin yerine başka bir şey koymak |
replace v.
|
|
245 |
General |
yapacak başka bir şeyi kalmamak |
have nothing else to do v.
|
|
246 |
General |
bir taşıma biçiminden bir başka taşıma biçimine geçirmek |
transship v.
|
|
247 |
General |
hakimiyetine sokmak (bir başka şeyin) |
subordinate to v.
|
|
248 |
General |
sokmak (bir başka şeyin içine) |
thrust into v.
|
|
249 |
General |
üstüne bindirmek (bir başka şeyin) |
superimpose over v.
|
|
250 |
General |
uymak (bir başka şeye) |
check out with v.
|
|
251 |
General |
uydurup yapmak (başka bir şeyden) |
contrive from v.
|
|
252 |
General |
ayırmak (bir şeyleri başka şeylerden) |
sort v.
|
|
253 |
General |
saplamak (bir başka şeye) |
strike into v.
|
|
254 |
General |
çıkarmak (bir sayıyı başka bir sayıdan) |
take away from v.
|
|
255 |
General |
bir sayıyı başka bir sayıdan çıkarmak |
take away from v.
|
|
256 |
General |
meydana gelmek (bir olay/bir durum meydana geldikten sonra başka bir şey) |
supervene v.
|
|
257 |
General |
uygun bir hale getirmek (bir başka şeye) |
suit to v.
|
|
258 |
General |
çarpıp batırmak (bir başka tekneye) |
run down v.
|
|
259 |
General |
akla getirmek (bir başka şeyi) |
be suggestive of v.
|
|
260 |
General |
meydana gelmek (bir olay/bir durum sürerken başka bir şey) |
supervene v.
|
|
261 |
General |
üstüne koymak (bir başka şeyin) |
superimpose over v.
|
|
262 |
General |
bir yerden alıp başka yere koymak |
shuffle v.
|
|
263 |
General |
akla getirmek (bir başka şeyi) |
suggest v.
|
|
264 |
General |
sürmek (bir başka şeyin üstüne) |
spread v.
|
|
265 |
General |
tutmak (bir başka şeyi) |
agree v.
|
|
266 |
General |
uymak (bir başka şeye) |
agree v.
|
|
267 |
General |
bir dile ait bir yazıyı başka bir dilin harfleriyle yazmak |
transliterate into v.
|
|
268 |
General |
dönüştürmek (bir başka şeye) |
transform into v.
|
|
269 |
General |
aktarmak (bir başka yere) |
transpose to v.
|
|
270 |
General |
koymak (bir başka yere) |
transpose to v.
|
|
271 |
General |
olaya başka bir açıdan bakmak |
view something from a different standpoint v.
|
|
272 |
General |
olaya başka bir açıdan bakmak |
look something from a different standpoint v.
|
|
273 |
General |
olaya başka bir açıdan yaklaşmak |
approach something from a different standpoint v.
|
|
274 |
General |
başka insanların arasına karışmadan sakin bir yaşam sürmek |
keep oneself to oneself v.
|
|
275 |
General |
başka bir yere dikmek (bitki) |
transplant v.
|
|
276 |
General |
bir başka tekneye doğru yol almak |
bear down upon v.
|
|
277 |
General |
bir başka tekneye doğru yol almak |
bear down on v.
|
|
278 |
General |
bir başka hal almak |
take yet another turn v.
|
|
279 |
General |
bir başka hal almak |
take yet another twist v.
|
|
280 |
General |
başka bir ülkeye sığınmak |
take refuge v.
|
|
281 |
General |
daha mühim başka bir iş yüzünden yapmamak |
overslaugh v.
|
|
282 |
General |
telekinezi yoluyla birini veya bir şeyi bir yerden başka bir yere taşımak |
teleport v.
|
|
283 |
General |
başka bir işe geçmek |
change one's job v.
|
|
284 |
General |
bir yerden başka bir yere göç etmek |
immigrate to some place from some place v.
|
|
285 |
General |
bir yerden başka bir yere göç etmek |
immigrate into some place from some place v.
|
|
286 |
General |
kocasını yatakta başka bir kadınla yakalamak |
catch her husband in bed with another woman v.
|
|
287 |
General |
kocasını yatakta başka bir kadınla yakalamak |
find her husband in bed with another woman v.
|
|
288 |
General |
bir şeyi başka bir şeyle karıştırmak |
mix something up with something else v.
|
|
289 |
General |
bir şeyi başka bir şeyle karıştırmak |
mistake something for something else v.
|
|
290 |
General |
bir şeyi başka bir şeyle karıştırmak |
confuse one thing with another v.
|
|
291 |
General |
bir şeyi başka bir şey sanmak |
mistake something for something else v.
|
|
292 |
General |
bir şeyi başka bir şey sanmak |
mix something up with something else v.
|
|
293 |
General |
bir şeyi başka bir şey sanmak |
confuse one thing with another v.
|
|
294 |
General |
başka bir işle meşgulmüş gibi davranmak |
pretend to be busy doing something else v.
|
|
295 |
General |
bir yerden başka bir yere göç etmek |
emigrate from some place to some place v.
|
|
296 |
General |
birini bir başka birine emanet etmek |
entrust someone to someone v.
|
|
297 |
General |
başka bir kadın için karısını terk etmek |
leave one’s wife for another woman v.
|
|
298 |
General |
(bir şeyi başka bir şeyle) değiştirmek |
swap something for something else v.
|
|
299 |
General |
dikkatini (başka) bir şeye çevirmek/yöneltmek |
turn one's attention to something v.
|
|
300 |
General |
bir şeye ek olarak başka bir şey daha yapmak/yaptıklarını çeşitlendirmek |
diversify from something into something else v.
|
|
301 |
General |
başka bir alıcı bulmak |
find somebody else to sell v.
|
|
302 |
General |
insan niteliklerini başka bir varlığa vermek |
anthropomorphise v.
|
|
303 |
General |
bir başka okulla veya şehirle eşleşmek |
twin v.
|
|
304 |
General |
(bir başka ülkeye giderken) bavulda taşınmak |
go in suitcase v.
|
|
305 |
General |
bir madeni başka bir madenle kaplamak |
clad v.
|
|
306 |
General |
gözü başka hiçbir şeyi göremeyecek kadar bir şeyden etkilenmek |
be so affected by something that one can't think of anything else v.
|
|
307 |
General |
bir ırka karşı başka bir ırkta önyargı ya da korku uyandırmak |
race-bait v.
|
|
308 |
General |
başka bir kimsenin meydan okumasına karşı koymak |
take a dare v.
|
|
309 |
General |
herhangi bir ekipmanın başka bir yerde kullanımını yasaklamak |
cannibalize v.
|
|
310 |
General |
herhangi bir ekipmanın başka bir yerde kullanımını yasaklamak |
cannibalise v.
|
|
311 |
General |
ertelenme dolayısıyla daha başka bir zamanda bilet almayı kabul etmek |
take a rain check v.
|
|
312 |
General |
bir durumdan başka bir duruma dönüşmek |
teedle board v.
|
|
313 |
General |
(bir şeyi) başka bir şeye çarpacak şekilde ilerletmek |
catch v.
|
|
314 |
General |
başka bir kullanıma adapte etmek |
recycle v.
|
|
315 |
General |
(bir şeyi başka bir şeye) değişmek |
change [obsolete] v.
|
|
316 |
General |
başka bir yere koymak |
transplace v.
|
|
317 |
General |
(bakanı) başka bir göreve atamak |
transport [scottish] v.
|
|
318 |
General |
(cemaat kilisesini) cemaatin başka bir bölümüne aktarmak |
transport [scottish] v.
|
|
319 |
General |
(bir şeyi) başka bir şeye bağlamak |
alligate v.
|
|
320 |
General |
(bir şeyi başka bir şeyin) yanına veya karşısına yerleştirmek |
appose v.
|
|
321 |
General |
başka bir şey haline gelebilmek |
make v.
|
|
322 |
General |
(başka bir şey kadar) iyi performans gösterememek |
underperform v.
|
|
323 |
General |
(başka bir şeyden) daha kötü performans göstermek |
underperform v.
|
|
324 |
General |
(bir nesneden veya yönden) başka tarafa bakmak |
unfix v.
|
|
325 |
General |
(bir şeyi başka bir şeyden) çıkarmak |
untack v.
|
|
326 |
General |
(bir şeyi başka bir şeyden) ayırmak |
untack v.
|
|
327 |
General |
(bir şeyi başka bir şeyden) koparmak |
untack v.
|
|
328 |
General |
(bir şeyi başka bir şeyden) sökmek |
untack v.
|
|
329 |
General |
(sesin) işitilebilirlik eşiğini aynı anda başka bir sesin varlığı ile yükseltmek |
mask v.
|
|
330 |
General |
(başka bir unsuru) karmaşık bir bütüne dahil etmek |
weave v.
|
|
331 |
General |
(bir ağacın) düşerken başka bir ağaca takılmasına neden olmak |
hang up v.
|
|
332 |
General |
(org borularını) başka bir bölmeden havayla doldurmak |
borrow v.
|
|
333 |
General |
(renk tonunu) başka bir renk veya ton ekleyerek değiştirmek |
break v.
|
|
334 |
General |
kamerayı başka bir yere yerleştirmek |
break v.
|
|
335 |
General |
(bir şeyi başka şeye) dayandırmak |
hinge v.
|
|
336 |
General |
(bir şeyi başka şeye) bağımlı kılmak |
hinge v.
|
|
337 |
General |
başka bir şeye benzetmek |
misdeem v.
|
|
338 |
General |
bir şeyi başka bir şeyle karıştırmak |
misdeem v.
|
|
339 |
General |
bir kimseyi başka biriyle karıştırmak |
misdeem v.
|
|
340 |
General |
ay'da veya kütle çekimin düşük olduğu başka bir yüzeyde yürüyormuşçasına sekerek yürümek |
moonwalk v.
|
|
341 |
General |
başka bir sürümünü yapmak |
render v.
|
|
342 |
General |
başka bir teklifi kurula sunmak |
entertain a motion v.
|
|
343 |
General |
bir ürünü başka bir ürünle paket yaparak tek fiyata satmak |
bundle v.
|
|
344 |
General |
zamanla ve fark etmeden başka bir şeyin içinde kaybolmak |
glide v.
|
|
345 |
General |
bir yerden başka yere gitmek |
locomote v.
|
|
346 |
General |
bir yerden başka yere hareket etmek |
locomote v.
|
|
347 |
General |
(alfabeyi veya metni) belirli sıradaki her harfi alarak başka bir sıraya sokmak |
decimate v.
|
|
348 |
General |
her zamanki yoldan gitmek yerine başka bir yoldan gitmek |
detour v.
|
|
349 |
General |
başka bir kart vermek |
hit v.
|
|
350 |
General |
başka bir kartı olmak |
hit v.
|
|
351 |
General |
başka alan koduyla aynı bölge sınırlarına sahip yeni bir alan kodu oluşturmak |
overlay v.
|
|
352 |
General |
(başka bir şeyden) daha kötü kokmak |
overstink v.
|
|
353 |
General |
(başka bir şeyden) daha iğrenç kokmak |
overstink v.
|
|
354 |
General |
(gök cismi) ufkun veya başka bir gök cisminin arkasında kalarak kaybolmak |
immerge [obsolete] v.
|
|
355 |
General |
bir şeyi başka bir şeyin yerine kullanmak |
substitute v.
|
|
356 |
General |
bir şeyin yerine başka şeyi koymak |
commute v.
|
|
357 |
General |
(şahsa özel bir yeşil alanı) başka bir şeye dönüştürmek |
dispark v.
|
|
358 |
General |
(bir şeyi) aralıklarla (başka şeyin) içine eklemek |
interleave v.
|
|
359 |
General |
(bir şeyi) aralıklarla (başka şeyin) içine sokmak |
interleave v.
|
|
360 |
General |
(elbise) başka bir malzeme ile düzeltmek |
double v.
|
|
361 |
General |
başka bir şeyle birleştirmek |
coannex v.
|
|
362 |
General |
başka bir şeyle birleştirerek modifiye etmek |
compound v.
|
|
363 |
General |
başka bir şeyle karıştırmak |
compound v.
|
|
364 |
General |
başka bir şeyin sırtındaymış gibi çalışmak veya taşınmak |
piggyback v.
|
|
365 |
General |
(bir şeye) başka bir şeyin dış hatlarına uydurarak biçim vermek |
contour v.
|
|
366 |
General |
bir yerdeki konuya başka yerdeki notla atıfta bulunmak |
cross-refer v.
|
|
367 |
General |
bir konudan başka konuya atıfta bulunmak |
cross-reference v.
|
|
368 |
General |
(bir şeyi) başka maddeye yedirmek |
inlay v.
|
|
369 |
General |
bir başka ülkenin meselelerini etkilemek |
penetrate v.
|
|
370 |
General |
samanı dirgenle alıp başka bir yere atmak |
pitch v.
|
|
371 |
General |
başka bir şeyle özdeşleştirmek |
coequate v.
|
|
372 |
General |
aniden başka bir moda girmek |
flash v.
|
|
373 |
General |
(genç fideyi) orijinalinden başka bir saksıya çıkarmak |
prick v.
|
|
374 |
General |
başka bir yıldızın önüne geçmek |
precede v.
|
|
375 |
General |
başka bir olay gerçekleşmeden önce (bir şeyi) bir yere yerleştirmek |
preposition v.
|
|
376 |
General |
başka bir maddenin etkisi ile kuru ve sert hale gelmek |
season v.
|
|
377 |
General |
başka bir mineralin beklendiği yerde çıkmak |
proxy v.
|
|
378 |
General |
başka bir şeyin yerine kullanılan |
substitute adj.
|
|
379 |
General |
birden bir konudan başka konuya geçen (konuşma tarzı) |
abrupt adj.
|
|
380 |
General |
kendi vatanından başka bir memlekete yerleşmiş |
expatriated adj.
|
|
381 |
General |
hastalığı vücudun başka bir bölümüne taşıyan ilaç |
revulsive adj.
|
|
382 |
General |
arkasına başka bir araç takılmış |
tailgated adj.
|
|
383 |
General |
başka bireylerle bir arada olmaktan hoşlanan |
gregarious adj.
|
|
384 |
General |
daha az önemli olan (başka bir şeye göre) |
subordinate adj.
|
|
385 |
General |
başka (bir) |
another adj.
|
|
386 |
General |
sürekli bir yerden başka bir yere gitmeyle ilgili |
transmigratory adj.
|
|
387 |
General |
başka bir ülkede oturan |
expatriate adj.
|
|
388 |
General |
-e bir başka örnek |
fantastic adj.
|
|
389 |
General |
kültürel etkileşim ile/bir kültürün başka bir kültürden aldığı tesirler ile ilgili |
acculturational adj.
|
|
390 |
General |
kültürel etkileşim ile/bir kültürün başka bir kültürden aldığı tesirler ile ilgili |
acculturative adj.
|
|
391 |
General |
kültürel etkileşimin/bir kültürün başka bir kültürden aldığı tesirlerin sonucu olan |
acculturational adj.
|
|
392 |
General |
kültürel etkileşimin/bir kültürün başka bir kültürden aldığı tesirlerin sonucu olan |
acculturative adj.
|
|
393 |
General |
kullanıldıktan sonra geri dönüşümle işlem görüp başka bir ürün için kullanılan |
post-consumer adj.
|
|
394 |
General |
kullanıldıktan sonra geri dönüşümle işlem görüp başka bir ürün için kullanılan |
postconsumer adj.
|
|
395 |
General |
kendisinden başka bir şeyi anlatan |
heterological adj.
|
|
396 |
General |
başka bir forma dönüştüren |
reductive adj.
|
|
397 |
General |
başka bir forma dönüştürme ile ilgili |
reductive adj.
|
|
398 |
General |
dolaylı olarak başka bir kaynaktan gelen |
reflected adj.
|
|
399 |
General |
başka bir şeye bağlı olmayan |
noncontingent adj.
|
|
400 |
General |
başka bir şey tarafından meydana getirilmeyen |
noncontingent adj.
|
|
401 |
General |
başka bir türden |
another-gaines adj.
|
|
402 |
General |
başka bir türden |
another-gates adj.
|
|
403 |
General |
başka bir türden |
another-guess adj.
|
|
404 |
General |
daha az önemli olan (başka bir şeye göre) |
understrapping adj.
|
|
405 |
General |
başka bir şey gibi gösterilmemiş |
undissembled adj.
|
|
406 |
General |
başka bireylerle bir arada olmaktan hoşlanmayan |
ungregarious adj.
|
|
407 |
General |
başka bir şeyle karıştırılamaz |
unmistakable adj.
|
|
408 |
General |
başka bir şeye dönüşemez |
untransmutable adj.
|
|
409 |
General |
başka bir renkle beneklenmiş |
mealy adj.
|
|
410 |
General |
taşıyıcısının annesinin veya başka bir kadın atasının adından türetilen |
metronymic adj.
|
|
411 |
General |
başka bir şeyle aynı yönde dönen |
homotropal adj.
|
|
412 |
General |
bir yerden başka yere giden |
hopping adj.
|
|
413 |
General |
bir yerden başka bir yere gitmeyle ilgili |
locomotory adj.
|
|
414 |
General |
bir yerden başka bir yere gidebilen |
locomotory adj.
|
|
415 |
General |
bir yerden başka bir yere geçen |
of passage adj.
|
|
416 |
General |
bir bölgeden başka bir bölgeye geçen |
of passage adj.
|
|
417 |
General |
bir iklimden başka bir iklime geçen |
of passage adj.
|
|
418 |
General |
başka bir renk tonu ile hafifçe renklendirilmiş |
off adj.
|
|
419 |
General |
yapı veya etki açısından başka bir şeyle benzer olan |
on-air adj.
|
|
420 |
General |
önemli ve temel bir şeyin veya kimsenin, peşinden gelen başka bir tanesiyle kombininden oluşan |
one-two adj.
|
|
421 |
General |
başka bir şeye veya kimseye oranla değerlendirilen |
comparative adj.
|
|
422 |
General |
başka bir ifadeden türetilemeyen ve başka bir ifadeyle bağdaşmayan |
independent adj.
|
|
423 |
General |
bir başka öge yerine geçebilen öge grubu üyeleri olarak ilişkili |
paradigmatic adj.
|
|
424 |
General |
bir şeyi başka şeylerden ayıran |
precisive adj.
|
|
425 |
General |
(genellikle başka bir kelimeyle birlikte kullanılır, dört ayaklı memeliler) belirli bir şekilde çiftleşen |
coupled adj.
|
|
426 |
General |
aniden başka bir şeyin ortasına çıkan bir şeyle ilgili |
intersilient adj.
|
|
427 |
General |
başka bir şeyin içine giren |
intussuscepted adj.
|
|
428 |
General |
başka bir ülkede bulunan |
foreign adj.
|
|
429 |
General |
rengi başka bir değerli taşınkine benzeyen (korendon veya safir) |
oriental adj.
|
|
430 |
General |
(biyolojik adlandırmalarda) başka bir türe verilmiş olan |
preoccupied adj.
|
|
431 |
General |
başka bir mineralin beklendiği yerde çıkan |
proxy adj.
|
|
432 |
General |
başka bir ifadeyle |
in other saying adv.
|
|
433 |
General |
bir yerden başka bir yere |
from pillar to post adv.
|
|
434 |
General |
başka bir şekilde temin edilmemektedir |
not otherwise provided adv.
|
|
435 |
General |
başka bir deyişle |
in other saying adv.
|
|
436 |
General |
başka bir sözcüğün harfleriyle oluşturulmuş olarak |
anagrammatically adv.
|
|
437 |
General |
başka bir gün |
some other day adv.
|
|
438 |
General |
başka bir yerde |
at someplace else adv.
|
|
439 |
General |
başka bir yerde |
at somewhere else adv.
|
|
440 |
General |
başka bir yerde |
in other place adv.
|
|
441 |
General |
başka bir yerde |
in some other place adv.
|
|
442 |
General |
başka bir yerde |
in a different place adv.
|
|
443 |
General |
başka bir yerde |
in a different location adv.
|
|
444 |
General |
başka bir açıdan |
from a different viewpoint adv.
|
|
445 |
General |
bir başka deyişle |
put it differently adv.
|
|
446 |
General |
başka bir uyarı olmaksızın |
without further notice adv.
|
|
447 |
General |
yine bir başka deneyde |
in still another experiment adv.
|
|
448 |
General |
başka bir zaman |
anon adv.
|
|
449 |
General |
başka bir ifadeyle |
innuendo adv.
|
|
450 |
General |
bir başka ifadeyle |
innuendo adv.
|
|
451 |
General |
yassı tarafı başka bir yüzeye temas edecek şekilde |
flatways adv.
|
|
452 |
General |
yassı tarafı başka bir yüzeye temas edecek şekilde |
flatwise adv.
|
|
453 |
General |
-den başka bir şey |
nothing but prep.
|
|
454 |
General |
(bir şey, başka bir şeyin) arasından |
through prep.
|
|
455 |
General |
(başka bir şeyden) daha yakın |
within prep.
|
|
456 |
General |
(başka bir şeyden) daha uzakta olmayan |
within prep.
|
|
457 |
General |
başka bir durumda |
or conj.
|
|
458 |
General |
avustralyalı ve başka bir milletin birleşimi anlamına gelen ön ek |
austr- pref.
|
|
459 |
General |
bir gün … başka gün |
sometimes . . . sometimes expr.
|
|
Phrasals |
|
460 |
Phrasals |
(dikkatleri/gözleri birinden veya bir şeyden) başka yere çekmek |
avert (something) (away) from n.
|
|
461 |
Phrasals |
(dikkatleri/gözleri birinden veya bir şeyden) başka yere çekmek |
avert something (away) from someone or something n.
|
|
462 |
Phrasals |
zihinsel veya duygusal bir durumdan başka bir duruma geçmek |
carry off v.
|
|
463 |
Phrasals |
bir şeyi başka bir şey gibi sunmaya çalışmak |
play (something) off as (something else) v.
|
|
464 |
Phrasals |
başka bir şey olarak düşünmek/görmek/algılamak |
read (someone or something) as (someone or something) v.
|
|
465 |
Phrasals |
başka bir şey olduğunu sanmak |
read (someone or something) as (someone or something) v.
|
|
466 |
Phrasals |
bir yerden başka bir yere rüzgarla götürülmek |
blow in v.
|
|
467 |
Phrasals |
bir yerden başka bir yere rüzgarla götürülmek |
blow into v.
|
|
468 |
Phrasals |
(başka bir şeye) çekmek |
steer toward (something) v.
|
|
469 |
Phrasals |
(bir şeyi başka bir şeyden) kaynatarak çıkarmak |
boil (something) out of (something) v.
|
|
470 |
Phrasals |
bir şeyi başka bir şeyden kaynatarak çıkarma |
boil something out of something v.
|
|
471 |
Phrasals |
(birini veya bir şeyi başka birinin veya bir şeyin) tam önüne yerleştirmek/koymak |
set (someone or something) before (someone or something) v.
|
|
472 |
Phrasals |
(birini veya bir şeyi başka birinin veya bir şeyin) tam önüne yerleştirmek/koymak |
set something before (someone, something, or some creature) v.
|
|
473 |
Phrasals |
(birini veya bir şeyi başka birinin veya bir şeyin) arkasına yerleştirmek |
place behind (someone or something) v.
|
|
474 |
Phrasals |
(birini veya bir şeyi başka birinden veya bir şeyden) daha arkaya/aşağıya koymak |
place behind (someone or something) v.
|
|
475 |
Phrasals |
(birine veya bir şeye başka birinden veya bir şeyden) daha az sevgi ve saygı göstermek |
place behind (someone or something) v.
|
|
476 |
Phrasals |
(birine veya bir şeye başka birinden veya bir şeyden) daha az önem vermek |
place behind (someone or something) v.
|
|
477 |
Phrasals |
(birine veya bir şeye başka birinden veya bir şeyden) daha az değer vermek |
place behind (someone or something) v.
|
|
478 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi sıralamada başka birinden/bir şeyden) daha alt sıraya koymak/yerleştirmek |
place someone or something behind someone or something v.
|
|
479 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi sıralamada başka birinden/bir şeyden) arkasında/gerisinde bitireceğini tahmin etmek |
place someone or something behind someone or something v.
|
|
480 |
Phrasals |
bir yerden başka bir yere arabayla gitmek |
drive between v.
|
|
481 |
Phrasals |
(bir şeyle başka bir şey/iki şey) arasına düşmek |
fall between (two things) v.
|
|
482 |
Phrasals |
(bir şeyle başka bir şey/iki şey) arasına düşmek |
fall between (something and something else) v.
|
|
483 |
Phrasals |
(bir kişi veya şeyle başka bir kişi veya şey/iki kişi veya şey) arasına girmek/sızmak |
get between v.
|
|
484 |
Phrasals |
(bir kişi veya şeyi başka bir kişi veya şeyden/iki kişi veya şeyi birbirinden) ayırmak/uzaklaştırmak |
get between v.
|
|
485 |
Phrasals |
(bir kişi veya şeyle başka bir kişi veya şey/iki kişi veya şey) arasına girmek/sızmak |
get between (someone or something and someone or something else) v.
|
|
486 |
Phrasals |
(bir kişi veya şeyi başka bir kişi veya şeyden/iki kişi veya şeyi birbirinden) ayırmak/uzaklaştırmak |
get between (someone or something and someone or something else) v.
|
|
487 |
Phrasals |
(bir şeyi başka bir şeyin) arasına dağıtmak |
intersperse (something) between (something) v.
|
|
488 |
Phrasals |
(bir şeyi başka bir şeyin) arasına dağıtmak |
intersperse something between something v.
|
|
489 |
Phrasals |
(bir şeyi başka bir şeyden) uzağa götürmek |
bring away v.
|
|
490 |
Phrasals |
(bir şeyi başka bir şeyden) uzağa taşımak |
bring away v.
|
|
491 |
Phrasals |
(bir şeyi başka bir şeyden) uzağa almak |
bring away v.
|
|
492 |
Phrasals |
(bir şeyi başka bir şeyden) uzaklaştırmak |
bring away v.
|
|
493 |
Phrasals |
(bir şeyi başka bir şeyin) yanından çekmek/alıp getirmek |
bring away v.
|
|
494 |
Phrasals |
(başka bir şeyi yapmaya) geçmek |
continue by (doing something) v.
|
|
495 |
Phrasals |
(başka bir şeyi yaparak) devam etmek |
continue by doing something v.
|
|
496 |
Phrasals |
(başka bir şeyi yapmaya) geçmek |
continue by doing something v.
|
|
497 |
Phrasals |
sözlerinin altında başka bir anlam gizli olmak |
mean (something) by (something) v.
|
|
498 |
Phrasals |
(başka bir şey) demek istemek |
mean by something v.
|
|
499 |
Phrasals |
(başka bir şey) kastetmek |
mean by something v.
|
|
500 |
Phrasals |
sözlerinin altında başka bir anlam gizli olmak |
mean by something v.
|
|